Yüzüncü yılında DÖNÜŞÜM; isyan ve ölüm bağlamında KAFKA
Gregor
Samsa sabahın köründe kalkıp tren yolculukları yapan, tren bağlantıları için
koşturan, kötü otel odalarında kalan, kötü yemekler yiyen gezici kumaş
pazarlamacısıdır. Bu iş, mağazada kumaş satmaktan daha yorucudur, en kötüsü
sürekli değişen, içtenliksiz insan ilişkileridir. Böylesine tekdüze bir işe
zamanla iyice yabancılaşır, böyle bir hayattan nefret etmeye başlar, mutsuzdur
Gregor. Tüm bu olumsuzluklara ailesinin patrona borçlu olduğunu sandığından
dolayı katlanmakta, en az beş altı yıl daha bu şekilde çalışması gerektiğine
inanmaktadır. Öyle ki, en sonunda bir sabah huzursuz düşler arasında
uyandığında pis, çirkin, yapış yapış bir böceğe dönüşmüş olarak görür kendini.
Sırt üstü yatmaktadır, ayakları üzerine basabilse belki bir şeyler
değişecektir. Yardıma muhtaçtır yaşamak için. İlk gün insan sesi çıkarsa da
sonradan ses çıkaramaz, derdini anlatamaz, ancak her şeyin farkındadır. Odası,
eşyaları insanlara özgüdür, değişmemiştir, o gün hava yağmurlu, sıkıcıdır.
Kafka;
aile bireyleri, patron, evdeki hizmetçiler ve evin bir odasına kiracı olarak
yerleşen üç erkek karakter üzerinden ev ortamında anlatır her şeyi. Kapitalist
üretim ilişkileri içerisinde konumlanan bireyin ruh hali, ezilen insanın
kendine ve dünyaya yabancılaşması; para ve gücü elinde tutan patronun (ve
babanın) çalıştırdığı insanlar üzerindeki tahakkümü; kiracıların, ev
sahiplerine parayla her şeyi yaptırabileceklerini düşünmeleri, dolayısıyla
zayıf/kiracı oldukları halde güce tapınmaları, böcekleşeni hor görmeleri
üzerinden güç, iktidar, aile, yabancılaşma ve mülkiyet ilişkilerini sorgular.
Aile
bireyleri arasındaki ilişkileri belirleyen otoriter, sert baba figürü en başta
gelendir, belirleyici olandır. Belki de bu model Kafka’nın babasını
anlatmaktadır. Merkezde, en küçük sosyolojik birim olması itibarıyla aile
kurumu vardır. Baba figürü aileye hakimdir, serttir. Öyle ki, büyük bir evde
hizmetçi çalıştıracak kadar rahatına düşkündür. Diğer taraftan da Gregor’un
patronuna borçlu olduğunu, dolayısıyla onun çalışması gerektiğini
söyleyebilmektedir. Borçla bağımlılaşan insanın zamanla köleleşmesi söz
konusudur. Babanın işleri önceden iyi durumdadır ancak batmıştır.
Alışkanlıklarını terk edememelerinden olacak, aynı hayat tarzını oğlunu
aldatarak, sömürerek devam ettirmeye çalışır. Bu konuda anne adeta babanın
yardımcısı gibidir. Bir süre bu yükle yaşayan Gregor zamanla kendini böcek gibi
görmeye başlar. Tüm bunların arasında kız kardeşi ile ilişkileri kardeşçedir,
ağabeydir, o da Gregor’u sevip saymaktadır. Aile bireyleri arasındaki ilişki,
kapitalist üretim ilişkileri bağlamında, tam da erkek egemen kültürün yarattığı
hiyerarşiye, bunun getirdiği tahakküm ve yabancılaşmaya denk düşmektedir.
Kapitalist toplumda paranın; insanı değersizleştiren, insani olan en temel
değerleri bile bir metaya dönüştüren, insanı çürüten, tüketen yanını aile bireylerinin
ilişkilerini mercek altına yatırarak anlatır Kafka. Anne, böcekleşen oğlunu
görmeye ilk zamanlar tahammül edemez, istediği zaman ise baba ve kız tarafından
engellenir, bırakın o benim oğlum diye itiraz eder, Gregor’un en yakınında
önceleri beklentisiz, saf kız kardeş vardır. Baba, tahammülsüzdür, oğlunu
yaralar. Bu aşamada çaptan düşen, bir fayda sağlamayan böcekleşen Gregor, aile
bireyleri açısından zamanla sanki işe yaramaz bir nesneye dönüşmüştür, artık
kullanmadıkları eşyaların arasında pis tozlu ortamda, bakımsız, yarı aç bir
hayata mahkûm edilmiştir. Tıpkı bir iş kazası sonucunda öncelikle insandan daha
çok makinelere değer veren patronun davranışlarını sezdirir bu durum.
Kapitalist
yeniden üretimin devam etmesi için aile ortamının düzgün, sağlıklı olmasını
pompalar sistemin ideologları. Son dönemde sıklıkla dillerden düşürülmediği
şekliyle söylenirse, stresle başa çıkmanın yollarından birisi düzgün aile
ortamıdır; bu, mutlu aile prototipi çizilerek vurgulanır. Elbette bunlara göre,
önemli olan öncelik bireyin mutluluğundan çok sistemin yeniden üretiminin
sağlanmasıdır. İnsanlar üretmeli ve tüketmelidir ki işler rayında yürüsün. İşte
tam da bu noktayı, yani bireyin tükendiği, ilişkileri sürdüremez hale geldiği
noktayı böcekleşme metaforu üzerinden anlatır Kafka. Yataktan kalkamadığı için
işe geç kalan Gregor’u sormaya mağaza yetkilisi eve gelir, burada özellikle
“neden kendinin geldiği, bir çırak göndermediği” vurgulanır, çünkü muktedir
odur. Kapıcı kapıyı açar. Yetkili kızgındır, anne baba ona diller döker, hasta
olduğunu söylerler, kardeşi ağlar. Nihayet Gregor odasının kapısını açtığında
olan biteni görürler, işte o an dehşet anıdır; böcekleşmiştir Gregor.
Sistemdeki hiyerarşi; yetkili/çırak, ana/baba, Gregor, kız kardeş, hizmetçi
bağlamında verilirken, daha sonra Gregor hiyerarşide en alta düşecektir, aynı
zamanda sistemin devamı için gerekenleri hissettirir yazar; yabancılaşmanın bir
sınırı olmalıdır.
Böcekleşme,
yabancılaşma olduğu kadar aynı zamanda mevcuda başkaldırıdır da. İşe gitmek
istemeyiş, ayak diretme, sistemle inatlaşmadır. Bir makine gibi yağmurlu
havada, sabahın kör karanlığında mecburen işe gitmek insanın doğasına
aykırıdır, doğal olanı zorlamadır.
Gün
geçtikçe kötüleşir Gregor, yemeklerini doğru dürüst yemez olur, odayı boşaltmak
istediklerinde yazı makinesinin götürülmesini istemez, sanki bununla, olan
bitenin tarihe not düşülmesi gerektiğini sezdirir okura. Bu olaylar olurken
baba gittikçe daha da dinçleşmektedir, Gregor’u çoktan kafasında bitirmiştir,
onun için asıl olan işe yarar olandır, tam da sistemin istediği faydacı,
pragmatik bir insandır, sistemin en küçük ünitesi olan ailenin, dolayısıyla
sistemin koruyucusu, temsilcisidir. Dahası astımlı karısı dikiş dikip kızı
Fransızca çalışırken o uyumaktadır. Yoksullaştıkça iş başa düşer sonunda.
Bireyler çalışmaya başlar. Aile artık tükenmektedir. Gregor’un bakımı daha da
kötüleşir, hizmetçi işten çıkarılır, yerine sadece ağır işler için biri alınır,
odanın birisi kiraya verilir, daha küçük bir eve taşınmak isterler. Sağlıksız,
temelsiz büyümenin sonu çöküş ya da küçülmedir.
Kiracılar
baş tacı gibidir. Çünkü para oradadır, Gregor bakımsız iken onlar salonda
ziyafet çekmekte, aile mutfakta yemek yemektedir. Gregor tüm bunlara şahit
olunca kız kardeşine bunlar değer bilmez demeye çalışır, ama onlar Gregor’u
görürler, ortalık karışır, evden gitmekle tehdit ederler. Baba Gregor’u
kovalar. Kız kardeş Gregor’un beklemediği en sert tepkiyi gösterir:
“Ondan
kurtulmalıyız, yoksa ikinizi de öldürecek! Bu Gregor değil, gitmeli, tek
çaremiz bu baba! O dönüştü, bir hayvan oldu, bir arada yaşanamayacağını
bilmeli, Gregor olsa çoktan giderdi! Üstelik kiracıları kaçırıyor!”
Kız
kardeşin bu tavrı bir çığlık, çıkışsızlık, çaresizlik barındırsa da aile
dışından paralı birilerinin aile içine bu derece nüfuz etmesi adeta kutsal aile
kavramını yerle bir eder gibidir. Nihayet Gregor öldüğünde en saf olanın, kız
kardeşin “ondan kurtulduk, hiç kimse bizi artık suçlayamaz” demesi bu yargıyı
daha da pekiştirir. Daha da ötesi hizmetçinin, “şuna bakın gebermiş” diye tepki
vermesi ve babanın “Tanrıya şükredebiliriz” demesi aile kurumunu iyice
sorgulatır.
Ancak
kiracıların ve hizmetçinin cesedin çevresinde durup baktıkları sırada aile
bireylerinin gelip ağlamaları, yas tutmaları, babanın tümünü kovması,
merdivenlerden inişlerini izlemeleri, hizmetçi kadına yüz vermemeleri “biz bir
aileyiz” ikiyüzlülüğünden kurtulmayı betimler gibidir. Aile bireyleri arasında
yakınlaşmayı, yabancılaşmanın ortadan kalkmasını, öteki olandan, aile dışındaki
arsız bireylerden uzaklaşmalarını, doğal olana dönüşümü ancak ölüm sağlar,
ölümle birlikte huzur gelir.
Alternatifini
yaratamadığı için iktidar sahiplerinin biçtiği rol kadar yaşam alanı bulabilen
böceğin ölümü ya da isyanın sönümlenişi, sistemin çarklarının yeniden işlemeye
başlaması anlamına gelir; aile, para ve iktidar sahipleri yeniden huzur bulur.
Aile bireyleri üç tane özür mektubu yazarlar üç ayrı işyerine. Çark
işlemektedir.
Aralık
2014
Not:
Bu metin, İzmir Yazarevi Topluluğu Derneğinde eleştirmen Hülya Soyşekerci
öncülüğünde yapılan inceleme sonucunda yazılmıştır.
Bu metin için ayrıca,
https://pirtukweje.wordpress.com/2018/04/10/ali-fuat-karaoez-yuezuencue-yilinda-doenuesuem-isyan-ve-oeluem-baglaminda-kafka/
Bu metin için ayrıca,
https://pirtukweje.wordpress.com/2018/04/10/ali-fuat-karaoez-yuezuencue-yilinda-doenuesuem-isyan-ve-oeluem-baglaminda-kafka/
Yorumlar
Yorum Gönder