Mustafa Kemal Atatürk

 


"Askerler! Karşınızdaki düşmanı yeneceğimize hiç şüphe yoktur. Fakat siz acele etmeyin. Önce ben ileri gideyim. Size kırbacımla işaret verdiğim zaman hep birden atılırsınız."  (Sayfa 95)

[...]

"Rusya dahilinde bu milletin soysuz, herhalde sersem birtakım evlâtları oralarda da serseriliklerine devam etmişlerdir. İşte bu serseriler bir iş yapmak hülyasına kapılarak zahiren memleketimize ve milletimize nâfi olmak için Türkiye komünist fırkası diye bir fırka teşkil etmişlerdir ve bu fırkayı teşkil edenlerin başında da Mustafa Suphi ve emsali bulunmaktadır. Bunlar doğrudan doğruya bir hissi vatanperverane ile ve bir hissi hakiki milli ile değil, benim kanaatimce belki kendilerine para veren, kendilerini himaye eden ve bunlara ehemmiyet atfeden Moskova’daki prensip sahiplerine yaranmak için bir takım teşebbüsatı serseriyanede bulunmuşlardır. Bunların yaptıkları teşebbüs Rus bolşevizmini muhtelif kanallardan memleket dahiline sokmak olmuştur. Bu suretle memleketimize, milletimize hariçten komünizm cereyanı sokulmaya başlanmıştır.

Diğer taraftan efendiler, memleket dahilinde komünizmin ne olduğunu bilmeyen, fakat bu esasata müsteniden tekevvün etmiş olan, taazzuv etmiş bir Bolşevik kuvvetinin bizim için kuvvei naciye olabileceğini farz eden bir takım insanlar dahi, hattâ bu hariçten gelen Komünizm cereyanına temas etmeksizin kendiliğinden Komünizm teşkilâtı yapmak hevesine düştüler. Bir zaman geldi ki Ankara’da, Eskişehir’de, şurada burada memleketin hemen birçok yerlerinde birçok insanlar, birbiriyle rabıtadar olmaksızın, Komünistlik teşkilâtı kurmaya ve aynı zamanda hariçten de birtakım insanlar serseri surette memlekette dolaşmaya ve aynı zamanda propaganda yapmaya başlamışlardır. Daima esasatına muhafazai sadakat etmekte en büyük faideyi gören Heyeti Vekileniz bunun için müsmir bir neticeyi düşünmek mecburiyetini hissetti. Herhalde bu memlekette ve bu millet içinde Komünizmin mahalli tatbik bulamayacağına kani idi ve kanidir." (Sayfa 163-164)

[…]

İstiklal mahkemeleri kurulur, artık kısmi demokratik ortam da yoktur. Tevhidi Efkar, Son Telgraf, İstiklal gazeteleri, Marksist Aydınlık dergisi, Seblürreşat adlı dinsel dergi kapatılır. Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası 3 Haziran 1925 günü bir kararname ile kapatılır. Parti binalarına baskınları eleştiren Tanin gazetesi de kapatılır, başyazarı Hüseyin Cahit İstiklal Mahkemesinde yargılanır, müebbet sürgüne mahkum edilir. Aydınlık gazetesinin sahipleri ve yazarları, Dr. Şefik Hüsnü, Prof. Sadrettin Celal ve Şevket Süreyya Aydemir de mahkum edilirler, 12 kişi 7 ve 10 yıla mahkum edilir.

Doğu isyanından sonra bolca idam ve hapis cezaları verilir ama ardından herhangi bir reform yapılmaz. Toprakta mülkiyet ilişkileri olduğu gibi devam eder. Yine eskisi gibi ağalar, aşiret reisleri köyleriyle birlikte geniş toprakların sahibi olmaya devam ederler, bunlar bir tür derebeyi gibidirler. Köylülerde bunların marabası olmaya devam eder. Ankara hükumetin asıl derdi din ve milliyet eksenli hareketler olur, kendisine tabi olanlar için hiçbir sorun yoktur. (Sayfa 225)

 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yaşar Kemal'in Sanat Anlayışı

Çolak Cahit ve Sivas Delikanlıları

Yaşar Kemal Romanının İzini Sürmek

Durakta Üç Kişi

Son Gün

Yaşantının Gerçeğinden Yaratının Gerçeğine

İşkencecinin Resmi

NIKOLA TESLA

Cinayetleri Gördük