Kayıtlar

2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

NIKOLA TESLA

Resim
Vahşi Amerikan kapitalizmine ayak uyduramadığı için en sonunda Yugoslavya devletinin emekli maaşı ile yaşamını sürdürmek zorunda kalan, sadece parası değil icatları da yağmalanan ilkeli bilim insanı bir yerde şöyle söyler: “Benden yıllar sonra Marconi radyoyu icat etti, benim ondan önce yaptığım radyo dalgaları ile ses iletimini gerçekleştirmiş olmam göz ardı edildi. Sen misin paraya önem vermeyen, insanların bedava elektrik kullanmaları için çalışan, yaptıkların hiçbir şekilde ortaya çıkarılmaz işte! Ben bilim adamıyım! Hiçbir zaman ticaret adamı olamadım! Yaşlılığımda çok parasızlık çektim, yoksul bir yaşam sürdüm.” (Arka kapak yazısından) (...) Tesla’nın gündelik hayata yansıyan icatlarının yanı sıra bazı projeleri yarım kalır. Özellikle telsiz enerji iletimi konusundaki projesi tüm sanayi ve toplumsal hayatı kökünden sarsacak niteliktedir. [...] Tüm bunların, ekonominin yanı sıra ayrıca askeri, kültürel, ideolojik boyutları da vardır. Tesla öldükten sonra FBI, onun gözü gibi ko

Frida Kahlo

Resim
Ölümünden sonra popüler kültür ikonuna dönüştürülen aşkın ve devrimin kadını, Meksikalı ressam Frida’nın acılarla örülmüş yaşamı bitmeyen bir direncin, yenilmeyen bir iradenin öyküsüdür. Frida doğum gününü yıldızlara, kurnazlıklara, kurbanlara ve törenlere bağlayanların soyundan geldiğini söyler. Doğum gününü değiştirdiğini, hangi gün olduğunu söylerken adeta coşkun akan bir nehir gibi haykırır: “Ben bir devrimle doğdum. Duyduk duymadık deme­yin. Gün ışığını görünceye dek isyanın coşkusuyla dolup böyle bir ateşin ortasında doğdum ben. Gün kavurucuydu ve o gün tüm yaşamım boyunca beni sarıp sarmaladı. Çocukken bir kıvılcım gibi çıtırdadım. Büyüyünce tepeden tırnağa alev kesildim. Ben bir devrimin kızıyım, buna hiç şüphe yok, bir de atalarımın taptığı ihtiyar ateş tanrısının. […] 1910’da doğdum. Mevsim yazdı. Kısa zaman sonra büyük isyancı Emiliano Zapata, Güney’i ayaklandıracaktı. Evet, ben bu şansa sahip oldum işte: Benim tarihim 1910’dur.” [Sayfa 26] “İlk aşk kedi gibi sessizce yanaşt

ALBERT EINSTEIN

Resim
  Einstein’ın inançları tam da bilimsel kişiliğinde olduğu gibi kendine özgüdür, değişik zamanlarda bu algısı farklılıklar gösterse de bu minvalde seyir izler. Bilimsel bilgi ve din bağlamında insan düşüncesine dair değerlendirmeler yaparken şöyle der: “Derin bir bilimsel kavrayışa sahip kişiler arasında, kendine özgü bir dini duyguya sahip olmayan neredeyse yok gibidir. Fakat bu, sıradan insanın dininden farklıdır. Sıradan insan için Tanrı, ödüllerinden yararlanılan ve cezasından korkulan bir varlıktır, bir çocuğun babasına karşı hissettiklerinin ulvileştirilmiş haline benzer.” Bu yanıyla Einstein, sıradan insan algısının korkudan dolayı saygı barındırdığını, onun Tanrı ile ilişkisinin bir dereceye kadar kişisel bir ilişki olduğunu söyler. Öte yandan sıradan insanı böyle tanımlasa da bilim insanını farklı değerlendirir, onun algısını bambaşka bir yere koyar, bunu söylerken bilim felsefesini ilke edinmiş bilim insanı profilinin algı dünyasına seslenir. Buna göre bilim insanı, evren

Sabahattin Ali

Resim
Cumhuriyet dönemi öykücülüğümüzün ana damarlarından biri olan, toplumcu gerçekçi çizgideki öyküleriyle kendisinden sonra gelen kuşakları da derinden etkileyen Sabahattin Ali, ‘Edebiyat, insanları daha iyiye, daha güzele yükseltme arzusu uyandırmalı,’ der. Roman, şiir, eleştiri, fıkra, oyun gibi türlerde de eserler vermesine rağmen öykücülüğü daha öne çıkmış, ilk önce şiirleri yayımlanmış olsa da 1935 yılından ölümüne kadar bir daha şiir yazmamıştır. Sabahattin Ali’nin hayatından kesitler sunulan bu kitapta aynı zamanda dönemin belli başlı olayları da gazete ve dergilerden derlenen bilgiler ışığında verilmeye çalışılmıştır. Bu kapsamda başta Tan matbaası baskını olmak üzere tek parti diktatörlüğünün çökmeye başladığı zamanlardaki saldırılarının hazırlık aşamaları ve sonrasında gazetelerde yazılanlardan yola çıkarak dönemin ruhu da gözler önüne serilmeye çalışılmıştır. Yeni Dünya, Tan gibi gazeteler balyozlarla tahrip edildikten, bir daha belini doğrultamaz hale getirildikten sonra a

Nazım Hikmet

Resim
Sesini Kaybetmeyen Şair Sayfalar dolusu yazılara birkaç mısra ile yanıt verince daha etkili olan, dünyanın dört bir yanında onlarca dile çevrilen şiirlerin yazarı, büyük usta Nazım Hikmet'e  dair çok sözler edildi, gerek yurt içinde, gerekse yurt dışında çeşitli dillerde pek çok şey yazıldı, çizildi. Yakın dostlarının, yoldaşlarının anlatımlarının yanı sıra düşmanları da koro halinde ona dair çok şey söylediler, gazete köşelerinde hakaret eden pek çok yazıcının bugün adını bile hatırlayan yok ama o dev gibi duruyor hala, can düşmanları bile göstermelik olsa da ona övgüler dizmek zorunda kalıyor. Bu haliyle onun edebiyatını ve kişiliğini anlatmak için ne söylesek yetersiz kalacaktır. Nazım Hikmet’ten kesitler sunulan bu kitapta esas olarak albüm, gazete ve dergilerde yayınlanmış karikatür, röportaj, gezi notları, makale, belge, haber ve yorumlar bir araya getirilmiş, bu yapılırken dönemin ruhu verilmeye çalışılmıştır. Mehmet Emin, Abdülhak Hamid, Yahya Kemal, Peyami Safa, Ahmet Haşi

Elon Musk

Resim
 Son Söz bölümünden; Musk daha çok pragmatik gibidir, iş içinde öğrenme süreçlerinin devam edebileceğini de vurgular. Ona göre başarılı bir iş kurmak için gerekli bilgiler okulda da okul dışında da öğrenilebilinir. Okul sadece süreci hızlandıran kurumdur, üstelik bu durum her zaman doğru da değildir. Okulun işlevi sadece meslek edinme süreçlerine indirgenirse varılacak noktanın neresi olduğu açıktır. Bu bağlamda Musk, okul etkili bir öğrenme süreci sağlar, hatta tecrübeyle öğrenilenlerden daha etkili yollar da sunabilir, der. Girişimcilerden hareketle lise mezunlarının yanı sıra doktorasını yapmış girişimcilerin de olduğunu belirtir, bu yanıyla eğitim o kadar da gerekli değildir. Diplomaya dair söyledikleri ise tam da eğitimi sadece meslek edinme süreçlerine indirgeyen anlayışta olduğunu gösterir gibidir. […] (Sayfa 225) Eğitim, algılama, gerçeklik, mantık tüm bunlar verili hayatın belli başlı konularıdır, ama felsefi, pedagojik anlamıyla bir girişimci olarak tüm bunlar Musk için iki

Durakta Üç Kişi

Resim
(Bu öykü bu sayıda yayınlanmıştır.) Hava soğuk, etraf buz kesmiş sanki. İnsanın içine işliyor ayaz. Bu havada vay ki vay fakir fukaranın haline! Sokak köpekleri bile sinmiş köşelere. Ağaçlar, kaldırımlar, kısmen arabalar, her yer beyaza kesmiş. Dünya bir boya çukuruna batırılıp çıkarılmış sanki. Sadece bazı yerlerinden damlamış zerrecikler, sulu çamurlar görünüyor. Ağaçlar bile ne biçim titreşiyor, kuşlar cıvıldaşmıyor. Yol her zamanki gibi tıkış tepiş, araçlarla dolu, ağır aksak ilerliyorlar, sabah telaşıyla insanlar işlerine gitmeye çalışıyor. Öteler, opera binasının oralar nasıldır kim bilir şimdi? Burası böyle olduktan sonra… Eh, ne de olsa otogarın keşmekeşi. Yenisini bir türlü bitiremediler. Her zaman içimi bunaltır burası. Yabansı bir edayla etrafına bakınan yeni gelenler, hüzünle el sallayarak gidenler, uzak diyarlardan gelen eş dostlarını karşılayanlar, ellerinde valizleriyle bekleşenler, onca kalabalığın arasında tepeden bakan gözleriyle etrafı kolaçan eden eli silahl