Nazım Hikmet

Sesini Kaybetmeyen Şair



Sayfalar dolusu yazılara birkaç mısra ile yanıt verince daha etkili olan, dünyanın dört bir yanında onlarca dile çevrilen şiirlerin yazarı, büyük usta Nazım Hikmet'e dair çok sözler edildi, gerek yurt içinde, gerekse yurt dışında çeşitli dillerde pek çok şey yazıldı, çizildi. Yakın dostlarının, yoldaşlarının anlatımlarının yanı sıra düşmanları da koro halinde ona dair çok şey söylediler, gazete köşelerinde hakaret eden pek çok yazıcının bugün adını bile hatırlayan yok ama o dev gibi duruyor hala, can düşmanları bile göstermelik olsa da ona övgüler dizmek zorunda kalıyor. Bu haliyle onun edebiyatını ve kişiliğini anlatmak için ne söylesek yetersiz kalacaktır.

Nazım Hikmet’ten kesitler sunulan bu kitapta esas olarak albüm, gazete ve dergilerde yayınlanmış karikatür, röportaj, gezi notları, makale, belge, haber ve yorumlar bir araya getirilmiş, bu yapılırken dönemin ruhu verilmeye çalışılmıştır.

Mehmet Emin, Abdülhak Hamid, Yahya Kemal, Peyami Safa, Ahmet Haşim, Orhan Seyfi gibi şair ve yazarların halleri ile tüm bunlardan öte Nihal Atsız, Yakup Kadri ve Mussolini İtalya’sına da övgüler dizen Hamdullah Suphi’nin Nazım’ı değerlendirirken kullandıkları dil,söz konusu metinler ele alınarak ama yorum yapmadan göz önüne serilmeye çalışılmıştır. Sabahattin Ali, Orhan Kemal ve İbrahim Balaban ile Nazım Hikmet’in ilişkisi de kısaca ele alınmıştır.

Resimli Ay mecmuasında 1929 yılında yayınlanan Mehmet Emin ve Abdülhak Hamid ile ilgili Nazım’ın iki makalesinden sonra verilen tepkiler serttir, bu kalem kavgalarının sonu farklı kılıflara bürünerek karakolda bitmiştir. İşte bu sırada bir edebi metne yanıt vermek yerine nasıl siyasi polemik konusu yapıldığı ve bunlara karşı yazılanlar tarih sırasına göre verilmiştir.

Nazım Hikmet’in yargılandığı davalar, 1938 yılında Donanma Davası kapsamında ceza alışı ve daha sonra konuya ilişkin kendisinin ve annesinin yazdığı mektuplar, 1950 yılında Cumhuriyet tarihinin ilk açlık grevi de olan eylemlilikler sırasında gazetelerde çıkan haber ve yorumlar verilirken bunların bazı kupürleri de konulmuştur.

1951 yılında karısıyla birlikte yolda yürürken üzerine otomobil sürüldüğü zaman atikliği ile kıl payı ölümden kurtulsalar da cellatları hep peşindeydi. Evinin önünde sürekli bir sivil polis çemberi vardı, balıkçı kılığına girip seni kaçıralım diyen polislerin oyununa gelmemişti ama sanki bu planı hazırlayanlar başkasıymış gibi bu konuda da çeşitli spekülasyonlar yapılmıştı. Tüm bu olanların yanı sıra, bu kapsamda eski bir deniz subayı olmasına ve hastalığı nedeniyle çürüğe çıkarılmasına rağmen 50 yaşında hasta haliyle tekrar askere alınmak istenmesi elbette ki, tıpkı Sabahattin Ali gibi, öldürme kastı içeriyordu. Tüm bunlardan sonra soğuk savaş ortamının hüküm sürdüğü sisli ortamda firar etmek zorunda kalınca,koro halinde gazetelerde veryansın edenlerin tavrı tarifsiz bir riyakârlıktan başka bir şey değildi. İşte bu sırada çeşitli gazetelerde çıkan haber ve yorumlar derlendi.

Münevver ve oğlu Mehmet ile Milliyet gazetesinden iki gazetecinin 1970 yılında Polonya’da yaptığı röportajdan bölümler, Nazım’ın ölümünden sonra İlhami Soysal’ın Yön dergisinde yayınlanan Moskova gezi notları kapsamında Ekber Babayev ile yaptığı görüşmeler de aynı çerçevede kupürleri ile birlikte konuldu.

Bedirxan Bey şahsında Kürt halkına yazdığı mektup, Yahya Kemal ile ilgili düşüncelerini belirttiği karısına yazdığı mektup,dil, tercüme, edebiyat, sanat ve hayata dair bakışını yansıtan diğer metinler…

Anısına saygıyla…

Bu vesile ile yayınladıkları Nazım albümündeki karikatürlerin bu kitaba konulmasına izin veren Karikatürcüler Derneği yöneticilerine ve arşivini açan karikatürist Abidin Köse’ye teşekkürlerimi bir borç bilirim.




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yaşar Kemal'in Sanat Anlayışı

Çolak Cahit ve Sivas Delikanlıları

Yaşar Kemal Romanının İzini Sürmek

Durakta Üç Kişi

Mustafa Kemal Atatürk

Son Gün

Yaşantının Gerçeğinden Yaratının Gerçeğine

İşkencecinin Resmi

Cinayetleri Gördük

NIKOLA TESLA