Randevu
(Bu öykü bu sayıda yayınlanmıştır.) Genç adam sakin adımlarla kaldırımda yürüyordu umarsız havalarda. Az kalmıştı varacağı yere. Caddede ilerleyen araçları, yol boyundaki insanları alıcı gözlerle incelerken aklından neler geçiyordu? Ne zamandır böyleydi? Gülünce içi gülen kara gözleri, dost canlısı, sevimli yüzü dar zamanlarda dostlarına hep güven verirdi. Atletik yapısıyla pire gibi atak; kıvrak zekası, coşku dolu yüreğiyle kıpır kıpırdı, gözünü budaktan esirgemez, sevdiğini çok sever, nefreti dünyayı dar ederdi. Sezgilerine güvenir, işlerini şansa bırakmazdı, feleğin çemberinden geçmiş, ne badireler atlatmıştı. İnatçıydı da; hem de en belirgin özelliğiydi bu. Yavaşladı, yandaki vitrine doğru yöneldi, durdu önünde. İçindekilere şöyle bir baktı, geriye döndü, öteki vitrine bakar gibi göz attı, kaldırımdakileri inceledi belli belirsiz. Ötelere, İtfaiye meydanının oralara doğru kalabalık azalıyordu. Herkes kendi halinde gibiydi, anormal bir durum yoktu sanki. Tekrar vitrine dö