Rüzgar Bebek

(Bu öykü bu sayıda yayınlanmıştır.)

Bahtın açık olsun şanssız yavrum! Durup durup turnayı gözünden vurasın güzel gözlü bir tanem, ulu Tanrım yardım etsin sana!
Ne güzel gözlerin var, bakışların insanın içine işliyor, hülyalara sürüklüyor, deniz mavisi, orman yeşili. Kıvır kıvır, kumral, narin saçların lüle lüle. Masum, nazlı yüzüne nazar değmesin gülüm. Kumral tenin, al yanakların, nar içi dudakların. Allah’ım sen koru güzel yavrumu!
Ana rahmine düşüşün bile uğursuzca mı oldu ay yüzlüm! Annen özürlü müydü, kendisi mi çocuktu daha! Vah yavrum! Polis dayısı hasta annene…
Ne acımasız, vahşi insanlar var şu dünyada, demek sen bu gaddarlığın meyvesisin. Acıların imbiğinden mi süzülüp geliyorsun şu güzelim dünyaya, canım benim!
İlk başlarda annen fark etmedi mi? Haydi o çocuk, ya anneannen, bildi de bilmezlikten mi geldi, yoksa işine mi gelmedi, çaresiz mi kaldı, kardeşinden mi korktu? Ne acı, bir yanda evlat, bir yanda kardeş! Bu tür erkeklerin dünyasında kadın olmak, acılara katlanmak, sanki görevmiş gibi.
Nasıl böyle bir olay olur yavrum! Sanki mizansen, tıpkı eski Türk filmlerindeki gibi acı ve kahır dolu, bıktırıcı. Anlatsan kimse inanmaz gerçek olduğuna. Nasıl söylemeli?
Hastayım diye mi gitti annen hastaneye. Kuvözde mi açtın gözlerini dünyaya. Otuz bir haftalık mıydın, ah ne yazık, ne acılar çekmişindir mavişim.
Sadece bu değildi demek rahatsızlığın, gelişimini henüz tamamlamamıştın. Yumurtaya can veren Tanrım yaşatırmış istediğini bahtsız yavrum. Bazen ölmek daha mı iyi derler, desinler, onu diyenler her zaman haklı olmaz.
Doğum sonrası engelli olduğunu, felçli kalabileceğini öğrenince annen terk mi etti seni. Zor yaşamın ne demek olduğunu iyi bildiğinden mi, yoksa başka şeyden mi? Çaresiz kalmış, ne yapacağını bilememiştir yavrum. Affet onu. Normal biri olsa zaten bunların hiçbiri yaşanmazdı, belki o zaman sen de dünyaya gelmezdin canım benim. Hayata en baştan yenik başlamak... Ama üzülme sen yavrum, hepsi geçti bunların.
Annen terk edince hemşireler mi fark etti olan biteni. Yetkilileri mi aradılar hemen.
Ama senin, hepsinden kötüsü başka bir derdin mi vardı, düşmanımdan bile ırak olsun: Omuriliğin doğuştan mı açıktaydı. Açık omurgan, omurga kemiğini, omuriliği mi etkiliyordu. Beyin cerrahları o yaşında operasyon mu yaptılar, kim bilir ne acılar çektin daha el kadarken.
Ne? Tek derdin bu değil miydi? Daha en başta ne korkunç dramlar yaşamışsın gözümün içi.
Beyninde su mu birikiyordu. İkince defa ameliyata mı aldılar. Kafatasına metal boru mu yerleştirdiler; kafandaki su, kan dolaşımına mı boşaltıldı, beynin büyümesi mi önlendi. İki buçuk ay tedavi gördün demek, inanılmaz bir hızla düzeldin, görecek günün, yiyecek ekmeğin varmış canım benim.
Sosyal Hizmet Uzmanları adını Rüzgâr koydu demek; ne güzel ad vermişler, ne güzel bakmışlar sana. Talih bu sefer yüzüne gülmüş, ne güzel olmuşsun, herkesin göz nuru…
Ailen ne güzel, hem de çok geniş; engelli arkadaşların, bakıcı ablaların, uzman doktorların, hemşirelerinle. Ne güzel bakıp büyütmüşler seni, serpilmişsin, gürbüz, sağlıklı.
Bir yaşına bastığın gün eğlence mi düzenlediler, çok mu güzel oldu. Ah canım benim!
Asıl ailenden, yakın akraba ve dostlarından arayan soran olmadı mı? Biz varız işte artık güzel oğlum!
Birazdan evimize gideceğiz, hiçbir şeyi dert etme, hep böyle kal, mışıl mışıl uyu! Yıllardır senin gibi bir oğul arar dururduk. Allah seni bugün bize nasip etti, güle oynaya gideriz yavrum.
Bebeğin saçlarını okşuyordu orta yaşın üzerindeki saçlarına aklar düşmüş, yorgun yüzlü kadın. Gözleri yaşlıydı.
Kapının önünde yaşlıca bir adam belirdi.
“Hanım, işlem tamam, gözümüz aydın!” dedi.
Kadının gözlerinin içi parladı, öyle mutlu olmuştu ki sanki dünyayı ona vermişlerdi.
Bir süre sonra tüm çalışanlar birikti kapının önünde. Çoğunun gözleri yaşlıydı, el sallıyorlar, gitme diyorlardı. Genç bir hemşire yola su dökerken sevecenlikle seslendi.
“Hoşça kal Rüzgâr Bebek, unutma bizi!”

Haziran 2014

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yaşar Kemal'in Sanat Anlayışı

Çolak Cahit ve Sivas Delikanlıları

Yaşar Kemal Romanının İzini Sürmek

Durakta Üç Kişi

Mustafa Kemal Atatürk

Son Gün

Yaşantının Gerçeğinden Yaratının Gerçeğine

İşkencecinin Resmi

NIKOLA TESLA

Cinayetleri Gördük