İşkencede Katledilen Dost; Mustafa Çiçek
Hatay-Erzin'de doğdu. İlkokulu Erzin'de bitirdi, daha sonra okumak istemedi. Babası sepette yumurta, incik, boncuk satarak
geçimlerini kıt kanaat sağlıyordu. Ailedeki bütün çocuklar gibi erken yaşta
çalışmaya başladı. Devrimci düşüncelerle ilk gençlik yıllarında tanıştı,
mücadeleye Devrimci Yol örgütlülüğünde katıldı. 12 Eylül 1980 Faşist Askeri Darbesinden hemen sonra tutuklandı, işkencelerde asla taviz vermedi. Serbest
bırakılınca askere gitti. Zonguldak Ereğli'de askerliğini yaparken gözaltına
alındı. Yirmi üç gün süren gözaltında işkenceyle katledildi. Erzin ilçesinde toprağa verildi.
Bir zamanlar Erzin'e taşınmış, çok fakir, kalabalık
bir Kürt ailesinin çocuğudur. Okula gitmekten yana pek hevesli değildir ama
anlatılanları can kulağıyla dinler, bilgiye susamışlığı hemen fark edilir. Kıt
kanat geçinen ailesine katkıda bulunmak için ailedeki bütün çocuklar erken
yaşta çalışmaya başlar. En büyük ağabeyinin kiraladığı motosiklet ile taşımacılık
yaparken kazada ölmesi aile için büyük yıkım olur. Sonrasında da ailenin yaşamından trajik olaylar eksik olmaz.
Yoksulluğun getirdiği ortamda
devrimci düşüncelerle tanışır. Yörede Devrimci Yol'un önde gelen
militanlarındandır. Erzin'in yerlilerinden olmayışı, Kürt kimliği ve mert, açık
sözlü kişiliği nedeniyle herkesin birbirini tanıdığı bu küçük yerleşim yerinde
göze batar. Erzin'in yerli devrimcilerinden farklı olarak tutuklanma listesinin
en başlarında yer alır. 12 Eylül Faşist Cuntasının tutukladığı ilk
devrimcilerdendir.
İlk tutuklanma furyasında işkencede ne taviz verir ne de kimsenin
adını. Mert, kararlı duruşunu sıkıyönetimin tutukevlerinde de devam ettirir.
Serbest bırakıldıktan sonra
Zonguldak Ereğli'ye askere gider ancak çok geçmeden kimliği açığa çıkınca her türlü eziyete maruz kalır. Bir süre sonra tekrar gözaltına
alınır, işkenceli sorgularla geçen yirmi üç günün sonunda katledilir.
Gülünç ve bozuk bir Türkçe ile
kaleme alınan ölüm raporunda "kendi kendine intihar etti" diye yazmaktadır.
Askerlerin nezaretinde Erzin'de toprağa verilir, cenazeyi yıkayan hoca
bedeninin birçok yerinde, kaburga ve omuzlarında kırık ve morartılar olduğunu
söyler.
Bazı dostlarının işkenceli
ölümünü açığa çıkarma girişimine, Uluslararası Af Örgütüne götürme çabalarına
aile bireyleri isteseler de ardından gelebilecek baskıya dayanacak pek güçleri
olmadığı için razı olmazlar.
(Not: Bu metnin ön bilgileri Halil Kürtül ile Ali Fuat Karaöz tarafından yazılmıştır.)
Yorumlar
Yorum Gönder